Sigara Yasağına Hayır, Reforma Evet!

Son zamanlarda üzerine çok konuşulan, tartışılan sigara yasağı ile ilgili yasa meclisten geçti ve alelacele uygulanmaya başlandı. Bilindiği üzre sigara yasağı üstü kapalı her alanı kapalı alan olarak tanımlıyor ve bu alanlarda sigara içmeyi yasaklıyor. Sigara yasağının pek çok açıdan kamu sağlığı için faydalı olacağı düşünülebilir ve hatta ülkemizde sigara kullanımıyla ilgili bir düzenlemeye gidilmesinin gerekliliğinden de bahsedilebilir, fakat bütün bu olumlu yönler yasağın içinde barındırdığı otoriter ve tepeden inmeci zihniyeti perdelememelidir.

Her şeyden önce sigara içen insanların sigara içmeyenler üzerinde uyguladıkları haksız sağlık gaspını hoş görüyor olmadığımı söylemem gerekiyor. Gerçekten de sosyal hayatımızda pek çok zaman karşılaştığımız üzre sigara içen insanlar olarak içmeyenleri zorla pasif içici yapmış olduğumuz kabul etmemiz gereken bir gerçek. Bu konudaki amansız duyarsızlığımız gerçekten özeleştiri vermemiz, kendimizi sorgulamamız gereken bir nokta, fakat yine de -biz özeleştirimizi verelim, vermeyelim- sigara yasağı önemli bir demokratik problem olarak karşımızda durmakta.

Yasağın geçirilmesinde ve uygulanmasında hükümetin toplumsal bir mutabakat yaratmak, toplumda mevcut öneriyi tartıştırmak gibi bir tutumu olmadığını görmek gerekiyor. Hükümet neredeyse her alanda yaptığı gibi bu alanda da yasayı toplumun ne düşündüğüne bakmaksızın, kendilerine oy veren çoğunluğun da rızasını çiğneyecek şekilde tepeden inmeci bir şekilde geçirip, uygulamaya koydu. Tabii ki bu yasanın diğer yasaların uygulamaya koyulmasından farklı bir şekilde demokratik bir tartışma platformunun süzgecinden geçirilmesini beklemiyorduk. Bu konuda saf olmamak gerekiyor, ama sırf çok tartışılması ve gündelik hayatta önemli bir yer tutması sebebiyle bu yasa Türkiye demokrasisinin önemli açıkları konusunda söz söylemenin bir aracı olarak kullanılabilecek bir konu olmayı başardı. Bu yasanın kabul edilme ve uygulanma süreci burjuva demokrasilerinin bütün o demokrasi ve eşitlik retoriğine rağmen nasıl da tepeden inmeci rejimler olduğunu ve de bir konuyu topluma tartıştırma konusunda gerekli araçlardan ne şekilde yoksun olduğunu gözler önüne seriyor.

Yasağın AB uyum yasaları ekseninde şekillendirildiği göz önüne bulundurulduğunda mevcut işleyişin nasıl da sözüm ona demokrasinin kalesi AB ile uyumlu olduğu ortada. Yasağın geçmesindeki işleyiş AB’ye giriş sürecinin demokratlığını gözler önüne seriyor. Demokratikleşmek için hızlı adımlar atan Türkiye doğru düzgün tartışılmadan, toplumca içselleştirilmeden, tepeden inmeci yasaların, daha net tabiriyle yasakların esiri ediliyor. Demokratikleşmenin önkoşulu olarak sunulan AB süreci, böyle bir uygulanışla aslında kendi demokratikleşme söylemiyle tezat oluşturuyor. Üstelik demokratikleşmek için yapılması gereken pek çok reform, üzerinde durulması gereken pek çok can alıcı konu varken; bütün bu konular esgeçilip, bir anda belki de demokratikleşme için en tali konulardan birisi olan “sigara reformu” (ben ısrarla böyle nitelemek istiyorum) en can alıcı konuymuş gibi aceleye getiriliyor. Bu gerçekten üzerinde düşünülmesi gereken bir noktadır.

Ayrıca tepeden inmeci bu yaklaşım hükümetin topluma nasıl baktığının da bir göstergesi olarak okunabilir. Yüzde 47 retoriğini her adımında ağzından düşürmeyen hükümet, demokrasi algısını ortaya sermeye devam ediyor. Demokrasiyi, her şeyin çoğunluğun istediği gibi olması olarak algılayan bu bakış açısı, demokrasinin esas belirleyici noktasının çoğunluğun despotluğu değil de, azınlığa ve muhalefete hoşgörü göstermek olduğunu atlıyor. Dolayısıyla farklı düşünen ve eyleyenlerle ortak bir zemin yaratmak yerine çoğunluğun gücüne sığınarak her istediğini yapabilmeye dayanan anti-demokratik bir süreci diğer pek çok süreçte olduğu gibi bu süreçte de işletiyor. Üstelik bu örnekte sigara içenler olarak hiç de azınlık sayılamayacak kadar çok kişi olmamız durumu daha da ilginçleştiriyor.

Bu çerçevede sigara yasağıyla ilgili sunulan söylemin de yeterince doyurucu olmadığı söylenebilir. Bir yerlerden apartılmış ve kötü yapılmış bir çeviri izlenimi veren şu “dumansız hava sahası” kavramsallaştırması pek ikna edici gözükmüyor. Bir havacılık terimi olan ve askeri jargonda sıkça kullanılan “hava sahası” teriminin nasıl oluyor da bu kadar dar bir alana etki eden bir olayı betimlemek için kullanıldığını anlayabilmek mümkün değil. Hayatınızda işyeri, restoran, bir cafe vs. gibi kapalı bir alan için “hava sahası” kavramının kullanıldığını duyan bir kimse olduğunu sanmıyorum. Düşünsenize “Bu hava sahası çok havasız, bir camı açalım”, ya da “Bu hava sahası çok kötü kokmuş, hava sahamızdaki kötü kokuyu oda spreyiyle bertaraf edelim” gibi cümleleri hayatınızda bir kez de olsa kurdunuz mu?

“Dumansız hava sahası” kavramsallaştırması yapılarak aslında sorunun ulusal bir hava sahası sorunu olduğuna mı değiniliyor, ya da benzer şekilde aslında sigaranın bütün ülkenin hava sahasında kirliliğe yol açtığı mı imlenmeye çalışılıyor; bunu da anlamak mümkün değil. Eğer ortada böyle ulusal bir sorun varsa neden havanın temizliğini tehdit eden başka faktörler yerine sigara gibi önemsiz bir faktöre önem veriliyor? Hadi sigara gerçekten de önemli bir kirlilik sorunu diyelim, o zaman neden böyle önemli sorunlara yol açan bu alışkanlık “demiri kesen bir emirle” tamamen yasaklanmıyor? Hava sahasını kirletiyorsak eğer, en nihayetinde dışarıda da sigara içerek bunu yapmıyor muyuz? Ha sorun sadece içeride sigara içmekse o zaman neden hava sahası gibi alakasız bir terim kullanılıyor? Kavramın kendisi hem ulusal bir vurgu, bir seferberlik hali yaratmaya çalışıyor; hem de uygulanışıyla kendi içinde çelişiyor.

Yine de yasağa karşı çıkarken sigara içmeyenlerin mağduriyetlerine ve itirazlarına karşı çıkmak çok mantıklı gözükmüyor. Gerçekten de sigara kullanmayan insanların sağlık haklarına saygı göstermek gerekiyor, fakat aynı zamanda sigara içen insanların kendilerine bilerek zarar verme özgürlüklerini de ezmemek gerekiyor. Bunun için toptan bir yasaklamadansa daha mantıklı çözümler bulabilmek pekala mümkün. Yasağın totalci zihniyeti ekseninde geliştirilen söylemde neden sigara odalarının kaldırıldığına dair bir yanıt bulabilmek mümkün değil. Sadece sigara içenlerin oturduğu, bulunduğu bölümlerin de neden yasaklandığına dair doyurucu bir açıklamayı samimi bir şekilde aradım ve bulamadım. Sigaralı bölümlerden çıkan dumanın yine de sigara içmeyenlere ulaşabildiğine yönelik bir itiraz geliştirilebilir belki, ama bu itiraz da teknik standartların yükseltilmesi ve denetlenmesi ile bir sonuca bağlanabilir.

Şöyle ki, sigara içilen bölümlerin ve odaların havalandırma ekipmanları ve asgari standartları bir yönetmeliğe bağlanabilir ve denetlenebilir. Bu çerçevede izolasyon, asgari genişlik ve havalandırma kapasitesi belirlenir ve bir binanın veya işletmenin genel kontrollerine bu kriterler de eklenir. Bu kriterlere uymayan binaların kullanımına izin verilmez veya gerekli önlemleri almayan işletmelere ceza uygulanabilir. Böyle bir çözümün peşinden gitmektense genel bir yasaklanma durumunun tercih edilmesi uygulamayı iyice anti-demokratik bir hale getiriyor. Herkesin ortaklaşacağı çözümler aramak yerine yasakçı bir zihniyetle topyekun bir kurallamaya gitmek yapılacak en kolay şeymiş gibi gözüküyor ve hal böyleyken sırf sigara yasağı üzerinden ülkenin demokrasi algısına dair çok içaçıcı sözler söyleyebilmek mümkün gözükmüyor.

Yine de en azından bu konuda biraz umudu olanlar aşağıdaki web sitesini ziyaret edebilir ve sigara yasağının bu şekilde uygulanmasına karşı imza verebilirler:

http://sigarayasaginahayir.com/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: