Sendikal Konfederasyona Dair Öneriler

İşçi sınıfı mücadelesinin önemli ayaklarından birisi hiç kuşkusuz sendikal mücadeledir. Sendikal mücadelenin bütünleşik bir şekilde yürütülmesinin en önemli koşullarından birisi de farklı işkollarında faaliyet yürüten sendikaların altında toplandığı konfederasyon çatısıdır. Konfederasyonların asli görevi farklı işkollarındaki sendikalara genel bir sendikal perspektif sunmaktır. Sendikal alana dair sunulan bu genel perspektif işçi sınıfı mücadelesinin etkili bir hatta örgütlenebilmesinin koşullarından birisidir. Türkiye’deki konfederasyonların işçi sınıfının çıkarlarını savunmak noktasında ne kadar işlevsel olabildikleri özellikle de Tekel direnişi gibi işçi direnişlerinde ortaya çıkmıştır. Maalesef konfederasyonlar genel grev düzenleme, işçileri kazanım elde edecek şekilde destekleme ve hükümete baskı yapma konusunda yetersiz kalmakta, hem kendi içlerinde, hem de birbirlerine karşı mücadele etmektedirler.

Gerek sendikal, gerekse de konfederatif yapılardaki bu bölünmüşlük ve dağınıklık sendika mücadelesinin genel hatlarının yeniden tartışılmasına ve yeni bir atılım için hareketlenilmesine vesile olmalıdır. İşçi sınıfının elinin güçlenmesi için sendikal yapıların ve konfederasyonların ana işlevlerine dair bir tartışma yürütmek emek mücadelesinin geldiği nokta itibariyle zorunlu hale gelmiştir.

Her şeyden önce yapacağımız önerilerin çok da özgün öneriler olmadığının altını çizmemiz gerekmektedir. Fakat bu pek de özgün olamayan ve temel düzeyde sayılabilecek önerilerin dikkate alınmasının ve bu hususlara dair çalışmalar yürütülmesinin bile işçi sınıfının sendikal mücadele alanını düzenleyeceğine ve işçi sınıfı mücadelesini daha güçlü bir çerçeveye oturtabileceğine inanıyoruz.

Ülkemizdeki sendikalar büyük ölçüde devletin tanımladığı alanlar içerisinde faaliyet gösterme eğilimi içerisindedirler. Bu çerçevede zaten tarihsel olarak örgütlü bulunulan geleneksel işkollarında pozisyonlarını korumaya çalışmaktadırlar. Özelleştirme, ticarileşme ve taşeronlaşma faaliyetlerinin hızı ve kapsamı düşünüldüğünde sendikaların yeni açılımlar yapmak yerine örgütlü oldukları mevcut alanları koruma refleksiyle hareket etmeleri sendikalı işçi sayısının günden güne azalmasına yol açmaktadır.

Kapitalizmin neoliberal dönemi fordist üretim tarzının –belirli ağır sanayi sektörleri haricinde- günden güne parçalandığı, bunun yerine post-fordist üretim tarzının ve taşeronlaşmanın hakim olduğu bir çalışma ortamını ortaya çıkarmıştır. Taşeronlaşma sayesinde emek alanı büyük ölçüde parçalanmış, tanımsızlaşmıştır. Bu durum günden güne pek çok işçinin yasal olarak tanımsız alanlarda ve esnek olarak istihdam edilmesine neden olmuştur. Sendikaların bu tanımsız alanları yasal çerçevede betimleme konusundaki yetersizlikleri ve bu yeni alanlara dair fiili örgütlenme süreçleri ortaya koyamamaları sonucunda örgütlü işçi sayısı günden güne azalmaya başlamıştır.

Hem işçi sınıfının, hem de sendikalizmin girdiği krizi aşabilmek için temel sınıfsal aygıtları yeniden oluşturmak ve sendikal-konfederatif yapıyı revize etmek gerekmektedir.

Konfederasyon farklı işkollarında faaliyet gösteren sendikaların denetiminde olan, altındaki sendikalara genel işçi sınıfı mücadelesi ekseninde makro-politik bir hat çizen bir yapı olarak tanımlanmalıdır. Konfederasyonlar sendikal alana müdahale edebilecekleri temel aygıtlarla donatılmalı ve bu çerçevede emek cephesine dair net öngörülerde bulunan bir üst kurum olarak işlev kazanmalıdırlar. Kendi içsel mekanizmalarını da bu perspektife göre yeniden yapılandırmak durumundadırlar.

Konfederasyonlara dair önerilerimizi kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

Emek Araştırmaları Merkezi

Konfederasyonların işbirliğiyle gerek dünya, gerekse de Türkiye işçi sınıfının emek mücadelesine dair mevcut bilgilerin toplandığı ve yeni bilgilerin oluşturulduğu bir merkez oluşturulmalıdır. Bu merkezin ana amacı hem altyapısal, hem de üstyapısal çerçevede işçi sınıfına etki eden bütün etkenleri araştırmak, çözümlemek, problemli noktaları tespit etmek ve çözüm önerileri getirmeye çalışmak olmalıdır. Bu merkezin kadrolu çalışanları olmalı, bu çalışanlar gerektiği durumlarda dışarıdan akademisyenler ve çeşitli uzmanlarla işbirliğine gitmek suretiyle örgütlenme perspektifleri sunmalıdır.

Emek Kütüphanesi

İşçi sınıfının geçmişteki mücadelelerinin kayıtlarının tutulduğu, halka açık bir kütüphane konfederasyonların işbirliği çerçevesinde oluşturulmalıdır. Bu kütüphanede işkolları ve sektörlerle ilgili ampirik bilgiler, geçmişteki kazanımlara ve kayıplara dair arşivler ve teorik türde çalışmalar bulunmalıdır. Kütüphane işçi sınıfının “yazılı belleği” olarak işlev görecek şekilde kurgulanmalı ve işletilmelidir. Bu çerçevede Emek Araştırmaları Merkezi bu kütüphanenin işletilmesinden sorumlu olmalıdır. Kütüphanenin en önemli işlevi dağınık şekilde bulunan işçi sınıfına dair verilerin tek elde, herkesin kullanacağı şekilde sunulması olmalıdır.

Hukuk Kurumu

Konfederasyonun ana işlevlerinden birisi hukuksal meselelerde tutarlı bir hat çizmek olmalıdır. Bu çerçevede sendikal alana dair hukuksal süreçlerin derli toplu yürütülmesi amacıyla bir hukuk kurumu oluşturulmalı ve uzun vadeli hukuksal mücadelelere bu kurum aracılığıyla girilmelidir. Hukuk kurumu bir yandan işkolu oluşturma davaları gibi uzun süreli hukuksal süreçleri büyük bir titizlikle takip etmeli, diğer yandan da başka davalara örnek teşkil edebilecek tekil işçi davalarında çalışanın yanında yer almalıdır. Taşeronlaşma süreçlerinin yarattığı hukuksal tanımsızlıklar ve karmaşıklıkla mücadelede iyi koordine edilmiş bir hukuk mekanizmasının önemli faydaları olacaktır.

Örgütlenme Kurumu

Tanımlı olmayan alanlarda sendikal çalışma yürütmeye niyetli öncü işçileri bulmak ve koordine etmekle yükümlü bir aygıt oluşturulmalıdır. Örgütlenme kurumları öncü işçilere temel sendika ve hukuk formasyonu vermeli ve de alanlarında özörgütlülükler kurmaları için destek olmalıdır.

Sendika Öncesi Örgütlenmeler

Sendikaların yasal süreç gerektirdiğinden dolayı an itibariyle mücadele edemedikleri alanlarda örgütlenme işlevi görebilecek dernek gibi yapılar kurmaları ve hali hazırda bu amaçla kurulmuş olan dernekleri ve web sitelerini desteklemeleri gerekmektedir. Bu anlamda konfederasyon Emek Araştırmaları Merkezi aracıyla hangi alanlarda sendikal örgütlenmeye gidilmesi gerektiğine dair saptamalarda bulunmalı, an itibariyle sendika açılamayan alanlarda dernek kurmalı, derneği web sitesi, dergi, bildiri, broşür gibi yayınlarla desteklemelidir. Aynı zamanda hukuk kurumu da derneğin yasal bir sendikaya dönüştürülmesi için gerekli yasal süreci işletmekten sorumlu olmalıdır.

Gençlik Sendikası

Ülkemizde günden güne üniversite ve üniversite mezunu sayısı artmaktadır. Benzer şekilde meslek liselerinden mezun olup üniversiteye giremeyen pek çok genç çalışma yaşamının içine girmektedir. Konfederasyon bu gençleri iş yaşamına atılmadan önce bir Gençlik Sendikası içerisinde örgütlemelidir. Bu pre-sendika, öğrenci haklarını korumayı merkeze alan Genç-Sen gibi bir gençlik örgütü değil de çalışma yaşamı merkeze alan bir örgütlenme olmalıdır. Bu bağlamda Gençlik Sendikası okulların mezuniyet durumlarına göre kendi içinde ayrışmalıdır. Öğrenciler mezun olduklarında hangi işkolunda görev yapacaklarsa o alandaki sendikaların gençlik çalışmalarını yapmalıdırlar. Bu anlamda sözgelimi eğitim fakültelerinde okuyanların Eğitim-Sen’le ilişkisi kurulmalıdır. Gençlik sendikasına üye olanlar iş hayatında yaşanan sorunlar ve bu sorunlara dair çözümler konusunda bilgilendirilmeli ve de üyelerin çalışma yaşamına girmeden önce sendikal bir bilince sahip olmaları sağlanmalıdır. Bu sayede mezun olup işe başlayanların direkt olarak sendikaya üye olacağı düşünülebilir. Gençlik Sendikası staj sürecindeki sömürüye dair de faaliyet yürütmelidir.

Propaganda Faaliyetleri

Konfederasyon toplumda sendikaya bakışı değiştirmek amacıyla geniş çaplı propaganda faaliyeti düzenlemelidir. Bunun için de iletişimcilerle koordineli çalışmalı ve profesyonel düzeyde tanıtımlar düzenlemelidir. Örgütlenme broşürleri hem tasarım, hem içerik, hem de kalite bakımından yeniden düzenlenmeli, geniş kitlelerin ilgisini çekecek düzeyde yaygınlaştırılmalıdır. Bu kampanyalar ekseninde örgütlenme ve sendikalaşma hakkı, tazminatlar, işçi hakları, iş kanunu ve hukuksal süreçlerle ilgili her çalışana gereken türden bilgilendirmeler yapılmalıdır. Ayrıca konfederasyon tarafından yönetilen sendika.org türünde bir web portalı açılmalı ve emek gündemi buradan aktarılmalıdır. Benzer şekilde çalışanların dertlerini anlatabilecekleri ve destek alabilecekleri bir çağrı merkezi kurulmalıdır.

Daha etkili bir sendikal mücadele için konfederasyona dair önerilerimizi şimdilik bu şekilde sıralayabiliriz. Bu yazımızda bahsettiğimiz maddeleri ileriki yazılarımızda teker teker açacağız.

Özet:

  • Konfederasyon emek cephesinin geneline dair öngörülerde bulunacak ve altındaki sendikalara örgütlenme hattı belirleyip, destek sunacak bir aygıt olarak yeniden kurgulanmalıdır.
  • Sınıfların mevcut durumlarını inceleyecek ve sendikal örgütlenme öngörüleri hazırlayacak bir Emek Araştırmaları Kurumu kurulmalıdır.
  • Emek hareketiyle ilgili arşivin ve çalışmaları bulunduğu bir Emek Kütüphanesi kurulmalıdır.
  • Uzun süreli hukuki süreçleri devamlı takip edecek bir Hukuk Kurumu oluşturulmalıdır. Emsal teşkil edecek davalar bu kurum tarafından işçi sınıfının lehine olacak şekilde yönetilmelidir.
  • Öncü işçileri bulacak ve bu işçilere sendikal formasyon verecek bir Örgütlenme Kurumu oluşturulmalıdır.
  • Sendika kurulamayan alanlarda dernekler kurulmalı ve bu dernekler süreç içinde sendikalaştırılmalıdır.
  • Gençlik Sendikası kurulmalıdır. Bu sendika bölümüne ve okuluna göre öğrencilerle sendikalar arasında köprü görevini üstlenmelidir.
  • Profesyonel iletişimcilerle birlikte sendikalaşmaya dair kampanyalar düzenlenmelidir. Web portalı ve çağrı merkezi açılmalıdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

%d blogcu bunu beğendi: