Charlie Hebdo dergisine yönelik 12 kişinin katledilmesiyle sonuçlanan İslamcı katliamın ardından muhafazakar basının konuyla ilgili yaklaşımlarını merak edip araştırdık. Önce daha sert, sonrasında tepkilerin büyümesiyle daha derli toplu yorumların yapıldığını gözlemledik. Muhafazakar basının genel olarak yaşanan katliamın bir komplo olduğu yönünde altmetin okuması yaptığını söyleyebiliriz. Baskının arkasındaki gücün ne olduğundan öte eleştirilerin, baskını yapanları desteklercesine ve/veya en azından işlenen suçun önemini azaltmaya çalışırcasına “tahrik” söyleminin arkasına sığındığını gözlemledik. Muhafazakar basını tahrik söyleminin ötesine geçip, yaşanan vahşetin net gerçekliği karşısında düşünmesi gerekmekte. Şimdi bakalım Charlie Hebdo baskını basında nasıl yankı bulmuş:
Türkiye Gazetesi, olayı Twitter’dan “Peygamber Efendimiz’e hakaret eden dergiye saldırı: 10 ölü” şeklinde olayı duyurdu. Sonrasında tepki görmekten çekinip tweeti sildi.
http://haber.sol.org.tr/medya/gerici-basin-paristeki-katliama-sevindi-104719
Yeni Şafak, Fransa’da hukuk konusundaki kararları ve derginin İslam’a hakaret ettiğini savunarak katliamı yorumlamayı tercih etmiş:
“Avrupa’da İslamofobinin yükselişe geçtiği ve Ortadoğu’da henüz bir başarıya ulaşmayan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadelede hesapların karıştığı bir sırada Fransa’da kanlı bir baskın yaşandı. Peygamber Efendimiz’e hakaret eden yayınları “ifade özgürlüğü” kapsamında görmezden gelinen mizah dergisi Charlie Hebdo’nun binası dün gündüz vakti basıldı.
Hukuklarında İslam yok!
6,5 milyon ile Avrupa’da en çok Müslüman nüfusu barındıran Fransa, son yıllarda İslamofobinin de kalesi olmaya aday görünüyor. Müslümanları hedef alan her girişime “ifade özgürlüğü” kılıfı ile göz yuman Paris yargısı, hedef alınanlar Hristiyan ya da Yahudi olunca aynı “hoşgörü”yü gösteremiyor. Buna en bariz örnek, geçtiğimiz yıl şubat ayındaki bir mahkeme sürecinde yaşandı. Fransa’daki Müslümanlar, nefreti körükleyen mizah dergisini dava etmek istedi ve olayı “dine küfretme” konusunda Fransa’da tek dava açılabilecek yer olan Alsace-Moselle Mahkemesi’ne taşımaya çalıştı.
İslam’a hakaret ediyordu
Charlie Hebdo bu haftaki sayısını Michel Houllebecq tarafından yazılan “Submission” (Teslimiyet) isimli bir kitap üzerine hazırlamıştı. “Gelecekte İslami bir parti ve kadınları iş hayatından çıkaran Müslüman bir lider tarafından yönetilen” bir Fransa’yı konu alan kitabın kapağa taşınmasının ardından dergi tartışmalara neden olmuştu. Olaylı dergi, iki yıl önce de Peygamberimizle ilgili hakaretler içeren karikatürler yayımlamıştı. “
http://www.yenisafak.com.tr/dunya/pariste-kanli-gun-12-olu-2060335
Yeni Akit ise sanki Charlie Hebdo’ya bir baskın olmamış, haberin nesnesi Charlie Hebdo dergisi çalışanları değil de Müslümanlarmış gibi yorumlamayı tercih etmiş:
“Adrese teslim provokasyon Avrupa ülkelerinde yaşayan Müslümanlar önce kutsal değerleri hedef alınarak ‘tahrik’ edildi. Müslümanlar, kendilerine yönelik bu ırkçı saldırıları ve zulümleri protesto etmek için gösteriler düzenleyince de Fransa’da 12 kişinin öldüğü provokasyon kokan bir saldırı yaşandı.”


http://www.yeniakit.com.tr/haber/adrese-teslim-provokasyon-45397.html
Ayrıca Son Dakika haberinin dili de esas fikri ortaya koyuyor:

Sabah’ın tepkisi ve öne çıkarttığı noktalar da benzer şekilde:
“Peygamberimizi terörist olarak çizmişti Karikatürlerden bir tanesinde peygamberi bir terörist olarak gösteriliyordu. Karikatür İslam dünyasından tepki çekmişti. Avrupa’da bazı ülkeler de Danimarka gazetesine destek olmak için karikatüre sayfalarında yer vermişti. Cabut da bu karikatürlere sahip çıkmıştı.”
Milli Gazete ise Yeni Akit’e benzer şekilde sanki yaşanan İslamcı saldırıda öldürülmek çalışanların suçuymuşcasına olaylara tek taraflı bakmayı tercih etmiş:
“Karanlığın Başkenti
Asalanın cirit attığı, karanlık cinayetler işlediği yer: paris… üç pkklının öldürüldüğü ve en küçük bir ipucuna dahi rastlanılamadığı yer: paris… şehrin göbeğinde ve tehdit edildiği için polis koruması altına alınan binada dün 12 kişinin öldürüldüğü yer yine paris… Hemen başucumuzda, Bulgaristan’da camilerin vahşice ateşe verildiği… Almanya’da İslam düşmanlığı ateşinin “PEGİAD” benziniyle körüklendiği… İngiltere’de saldırıların Müslüman kadınlara bile yöneldiği… Avrupa’nın göbeğindeki Müslümanların; Arakan’daki Müslümanlardan daha tehlikeli havayı teneffüs ettiği şu günlerde, Peygamber Efendimize (S.A.V.) saldırıya yeltenen bir derginin hem de “Paris’in göbeğinde” ve de koruma altındayken “tekbir sesleri”yle saldırıya uğraması olsa olsa “FRANSA’NIN 11 EYLÜL”Ü olur.”

http://www.milligazete.com.tr/haber/Karanligin_Baskenti/348193#.VK5X8dKsVnA
Komplo söyleminin saldırının niteliğini hafifletici şekilde kullanılmasına iki örnek daha:


Tabi bu hengamede ağzından baklayı çıkaranlar da yok değil. Mesela Vahdet Gazetesi yazarı İbrahim Yörük mantıksal zinciri daha da ileri götürüp Penguen dergisine açıktan tehditte bulunmaktan çekinmiyor. Umarız ki (hiç beklemiyoruz aslında ama) Twitter’daki hakaretleri takip eden güvenlik güçleri gerekli değerlendirmeyi yapıyorlardır:

İbrahim Yörük öyle veya böyle baskını destekleyen ve esas kinini sosyal medya üzerinden kusan kitleye güzel bir örnek olmuş. Tabi bu noktada o kitleden de bahsetmek lazım. Yapılan katliamı peygambere hakaret söylemiyle önce meşrulaştırıp, sonrasında ise komplo söylemine sığınmak komplo olsa da olmasa da yaşanan cinayeti savunmak değil midir? Sonrasında tüm Müslümanları etkileyeceğini düşünerek attığınız geri adım sizi ne kadar aklıyor? Herkesin fikirlerini özgür şekilde savunduğu ve bu yüzden öldürülmediği bir dünya dileğiyle…
Savaş Karkas
Harika bir paylaşım, özellikle konunun önemli detayları oldukça net bir şekilde açıklanmış. İnsanları çeşitli karmaşık anahtar kelimelerle yormak yerine, okumaktan keyif alacağı içerikler her zaman daha iyidir. Kaliteli paylaşım adına teşekkür eder, paylaşımlarınızın devamını sabırsızlıkla beklerim.